Ovaören; kuru boz toprak üstelik birde çorak,
Eksem yarı tok, ekmesem hepten aç.
Benizler soluk, el ayak; kuru çatlak.
Sırtındaki aba, ayağındaki kundura,
Her mevsim toz, çamur birde kavuran sıcak.
Nedir? huyundan mı ? nasipsizlik, ah! çaresizlik.
Baksam ufuk görünür, adımımı atsam karanlık.
İki kelime bilmem, yol yordam, derdimi anlatsam.
Sırtından inmedi ağır haset,
Her taraf taş, kül olmuş toprak.
Yeşilin; Baharda ekin, birkaç da ağaç.
Bilmem, bin kaç yıl yaşamış Kemer’ de, Filik’ de.
Korkudan mı? kader yoksa! O zamandan mı?
Oyulan taşta bu güne benzer yaşam.
İyiliğin; akşam batarken, seyrettiğim Güneş,
Karanlığa gömülünce görünmeyen viranen.
Terk ettiler, kimi daha iyi yaşamak,
Kimi karın doyurmak.
Sordular ne var? Ne yok?
Tek değişen; Devlet yaptırdı idare evi.
Kurtarıcı oldu bol keseden, ne geldi elinden?
Sonra hiç adam olmaz deyip çıktı içinden.
OVAÖREN
Ovaörene varamadım,
Gül kokusu alamadım,
Kızlarına bakamadım,
Benim köyüm ovaören.
Ellerinde vardır orak,
Damlarında vardır çorak,
Çoçukları hepten salak,
Benim köyüm ovaören. |